MUTLULUĞU KOVALAMAK


Mutluluk öyle bekleyince, isteyince gelen bir şey değil. Ya da mutlu olmalıyım diye bir şeyler yaptığında gelen bir şey de değil. Mutluluk bir sebep mi? Sonuç mu? Araç mı? Bilmiyorum. Uzun zaman önce panik atak yaşadığım zamanlarda (yaşadığım şeyin panik atak olduğunu bile bilmiyorken) çok düşünür, ağlar, üzülürdüm. Gelen atak anlarında aynanın karşına geçip; çok mutluyum, çok iyiyim, her şey yolunda, her şey çok güzel olacak derdim. En son bunu bir pizzacının tuvaletinde yapmıştım. Benim için şehir dışından gelen arkadaşım içeride oturuyorken hem de. Mutlu değildim çünkü, kafam orada değildi, o andan keyif alamıyordum. Normalde eğlenip en mutlu anlarımı yaşamam gerekirken kafamdan bunlar geçiyor, yemek yiyemiyor, dinleyemiyor, konuşamıyordum. Sadece sık sık gelen ağlama krizlerim vardı. Öleceğimi, ölmezsem de sürekli böyle kalacağımı düşünüyordum. Kafayı yememe ramak kalmıştı. Kimse iyi gelmiyor, kimse anlamıyor, kimse yardım edemiyordu bana. Kafamı dağıtmak için işe girdim. Bir kafede garson olarak çalışmaya başladım. Saatlerce, günlerce, haftalarca çalıştım. Bedenim yorulursa, o bir şeylerle meşgul olursa, birileriyle sürekli iletişim halinde olursam geçer diye düşündüm. Bedenimin yorgunluğundan işten gelince direk uyuyor, sabah okula gidiyor, oradan çıkıp işe gidiyordum. Bir psikiyatriste gitmeyi düşünmemiştim hiç. Böyle bir hastalığın olduğundan habersizdim çünkü. Kendi başıma çözmeye çalıştım her şeyi.
Aylar sonra mutluluğu kovalamayı bırakmıştım. Onun aramakla gelmeyeceğini, bazı şeylerin sonucunda kendi kendine ortaya çıktığını anlamıştım. Ataklarım geçmiş, yavaş yavaş hayatım normale dönmüştü. Demem o ki; Her şey biz insanların kafasında. Kendimizi düşünerek delirtecek, ya da iyileştirecek kadar güçlü psikolojilerimiz var aslında. Mesele içimizdeki bu gücü nasıl yönetip, nereye yönlendireceğimiz ile alakalı. Şu zor günlerde çoğumuzun kafası bozuk yine. Biliyorum. En çok da kendimden biliyorum. Belki de kendimizi, bedenimizi dinlemeyi bırakıp bir şeyler üretmeye, okumaya, yazmaya, izlemeye, çizmeye, boyamaya, büyütmeye vermeliyiz. Yeni şeyler denemeye, yeni tecrübeler kazanmaya ihtiyacımız vardır belki de. İçimizdeki bu enerjiyi, bu gücü böyle şeylere yöneltmeli, düşünmeyi bırakmalıyız. Yemek yiyemiyor, kitap okuyamıyor, bir şeyler izleyemiyor bir haldeyken kendi kendime düzeldiysem eğer ben, hepimizin içinde hayatımızı güzelleştirecek, değiştirecek, bir güç olduğuna inanıyorum. Neden bir adım atıp, bir yerden başlamayı denemeyelim ki?

Yorumlar

Popüler Yayınlar