Seçilmiş Yalnızlık



Seçilmiş Yalnızlık
Yine her zamanki gibi varoluşsal problemler yaşıyorum. Yalnızlıktan şikayet edip, yalnızlığın derinliklerine gömüyorum kendimi. Deve kuşu misali kafamı yalnızlığın altına saklayınca her şeyden kaçabileceğimi sanıyorum. Aslında bu bir problemmiş gibi gözüküyor olabilir dışarıdan. Belkide öyle değildir. Evet yalnızlığı seçiyorum çoğu zaman ama beni buna iten şey insanlar. İnsanların arasındayken istiyorum yalnız kalmayı. Onların bu çirkin, mide bulandırıcı hayatlarını gördükçe içime kapanıyorum. Sanki bu dünyaya ait değilmiş gibi hissediyorum bazen. Sudan çıkmış bir balık gibiyim, yada dünyaya gözlerini yeni açmış bir bebek gibi. Ne yapacağımı bilemez bir vaziyetteyim. Her şey o kadar yabancı, o kadar kirli ve o kadar kötü geliyor ki bana.
İnsanlardan korkar oldum artık. Çünkü onları tanımaya çalıştıkça bana gösterdiklerinden çok daha fazla yüzleri, benlikleri  olduğunu fark ediyorum. İnsanları sevmeye çalıştıkça yüreklerinin koca koca kirli duvarlarla kaplı olduğunu fark ediyorum. İnsanlara güvenmeye çalıştıkça güven kelimesinin sadece bir kelimeden ibaret, bütün anlamlardan yoksun olduğunu fark ediyorum. Bu kadar şeyi gördükçe, duydukça, hissettikçe insanlara gülümsemeye çalıştıkça, gülümsemelerimin donuklaştığını fark ediyorum. Nasıl artık içimden gelmeyişini. Tüm bunlar arasında hala yalnızlığımı sorgulayıp buna üzülüşüme gülmek geliyor içimden. Problemi kendimde aramayı bırakmalıyım artık belki de. Beni yalnızlığa iten kendim değildi çünkü. İnsanlıklarını, değer yargılarını kaybetmiş, yürekleri kararmış insanlardı. Bu saatten sonra benimki sadece seçilmiş bir yalnızlık olabilirdi anca.


Yorumlar

Popüler Yayınlar